Günümüz Dünyasında Yeşil Dönüşüm

‘Dünya çok küçük’. Belki bu sözü gerçek anlamı ile yaşayan ilk nesil olabiliriz. Teknolojik gelişimin mümkün kıldığı küreselleşme ve yarattığı etki ile eskiden çok uzak görünen mesafeler yakınlaşmakta, hatta yok olmakta.

Bu gelişim ve yakınlaşmanın pozitif etkilerine ek olarak sağladığı bir başka etki ise bütün insanlığı ilgilendiren büyük bir tehlikeyi ortaya çıkarmasıdır. ‘Küresel Isınma’, ‘Karbon Emisyonu’ ve ‘Sürdürülebilirlik’ v.b. gibi kavramlar tehlikenin fark edilmesiyle birlikte sıkça duyduğumuz kelimeler haline gelmiştir.

Peki bu ‘Yeşil Dönüşüm’ ve ‘Küreselleşme’ konularını ortak paydaya getiren nedir?

Öncelikle önemli bir gerçeklik ile yüzleşmemiz gerekmekte; Yeşil dönüşüm bir seçenek değil, gereklilik. Bu durumu, aşırı hava olaylarının artan sıklığı, yükselen deniz seviyeleri, doğal yaşam alanlarının bozulması açıkça gözler önüne sermektedir.

Küreselleşme ise konunun ana aktörlerinden biri olarak çok önemli bir rol oynamakta zira  problem ancak ortak paydada buluşan tek ‘küre’ sayesinde çözülebilir.

Ülke bazlı gerçekleşen ‘iyi uygulamalar’ pozitif yönde atılan önemli adımlardır. Bununla beraber bu adımlar aktif olarak dünya çapında uygulanmadığı sürece tatmin edici sonuçlara ulaşmamakta ve küresel bir takım çalışmasına ihtiyaç duymaktadır. Bu noktada, belki mesleki bir ön yargı ile, ‘Green Deal’ yani nam-ı diğer Yeşil Mutabakat’a değinmek istiyorum.

Aslında Avrupa Birliği bu takım çalışması ihtiyacını ilk gören ve önlem almaya başlayan inovasyon devlerinden biridir. 2019 yılında duyurulan Avrupa Yeşil Mutabakatı, Avrupa Birliği’nin 2050 yılına kadar ilk karbon nötr kıta olma hedefini belirlemiştir. Bu plan, karbon emisyonlarını azaltmak, ekonomik büyümeyi fosil yakıtlardan bağımsız hale getirmek ve doğal kaynakları sürdürülebilir bir şekilde yönetmek için kapsamlı politikalar ve stratejiler içermektedir.

Yeşil Mutabakat’ın başarısını gösteren örneklerden biri, yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılan yatırımlardır. 2020 yılında, AB’nin elektrik üretiminde yenilenebilir enerji kaynaklarının payı %38’e ulaşarak, fosil yakıtları geride bırakmıştır. Almanya, Danimarka ve İspanya gibi ülkeler bu alanda liderlik etmekte ve diğer üye ülkeler için başarılı örnekler sunmaktadır.

Buna ek olarak, AB, Horizon Europe gibi pek çok çerçeve programı ile, çevre dostu inovasyonları ve yeşil teknolojileri desteklemekte büyük bir rol oynamaktadır. 95,5 milyar Euro bütçe ile dünyanın en büyük araştırma ve yenilik programlarından biri olan Horizon Europe, pek çok başlık altında yeşil dönüşümü desteklemektedir.

Ülkeler arasında iş birliğini zorunda kılan program kapsamında temiz enerji projeleri, döngüsel ekonomi girişimleri ve sürdürülebilir tarım teknikleri gibi çeşitli alanlarda önemli başarılar elde edilmiştir. Ülkemiz, Asosiye ülke olarak program çağrılarına proje fikirleri ile başvurabilmektedir.

Yeşil dönüşümün gerekliliği ve küresel işbirliğinin önemi göz önüne alındığında, Avrupa Birliği’nin liderlik ettiği bu girişimlerin küresel düzeyde örnek alınması ve uygulanması hayati öneme sahiptir. Sadece bölgesel değil, küresel düzeyde alınacak tedbirler ve atılacak adımlar, sürdürülebilir bir gelecek için zorunludur.

Diğer küresel aktörlerin de benzer adımlar atması, ortak bir gelecek inşa etmemiz açısından kritik öneme sahiptir.